Eğitmenlik, eğitimi verilen konudaki uzmanlığın yanında doğası gereği yüksek bir enerji, tutku, iletişim ve organizasyon becerisi ve farklı alanlarda iş takibi gerektiriyor. Eğitmenliğe girişimci kimliği ile yaklaşıp kendini doğru beceri, insan kaynağı ve teknolojilere destekleyenler işlerini daha hızlı büyütüp daha çok kişiye ulaşıyor.
Girişimci sözcüğünü bazen fazla iddialı bulabilir ya da girişimciliğin yalnızca inovasyonla, yeni teknolojilerle ilgilenen iş insanlarına özel bir etiket olduğu yanılgısına düşebiliriz. Aslında girişimci olmak, bir iş kurmanın çok daha ötesinde, sahip olunan uzmanlığın haricindeki birçok farklı alanda kendini geliştirmeyi de içerir.
Tam da bu yüzden eğitmenler doğal girişimcilerdir.
Girişimci online eğitmenin 4 atlısı
Bir eğitmenin ürünü, eğitimidir. Ürününü satıp işini büyütmeye çalışan her girişimci gibi sizin de eğitimlerinizi satmanız gerekiyor. Bunun için eğitimlerinizi pazarlama, yaratıcı içerik üretimi ile sunumu ve tüm operasyonal süreçleri içeren ‘iş’ ayağı ile desteklemelisiniz.
Peki bir girişimci eğitmen olarak işinizi geliştirme yolundaki dört atlınız hangileri?
1. Adım adım pazarlama tüneli
Pazarlama ile ilgili literatürde hep bir tünelden söz edilir. Bu tünel, bilinirlik yaratmak, müşteriye ulaşmak, ürünü sunmak, onu satışa yönlendirmek ve sonra müşteriyle tekrar tekrar buluşmaktan ibarettir.
Fakat bu yola çıkmadan önce varılacak istasyonu inşa etmek gerekir.
Nereye ulaşmaya çalışıyorsunuz? İşte markanın oluştuğu, online kimliğin yaratıldığı aşama… İşiniz ne olursa olsun başlamadan önce markanızı kurmalısınız. Müşteriler mecranıza geldiğinde markanız onlara ne söyleyecek? Onlara neyi vaat ediyorsunuz? Ya da girişimci diliyle “hangi problemi çözüyorsunuz”?
Bu sorunun cevabı sizi ikinci soruya götürecek: Bu problemi kimler yaşıyor ve onlara nasıl ulaşabilirsiniz? Bu noktada hedef kitleyi ve bu kitleye ulaşacak en doğru mecraları belirleyeceksiniz.
Bunu yapmaya bir web sitesi açarak, blog gönderileri yazarak veya sosyal mecralar için içerik üreterek başlayabilirsiniz. Sosyal mecra reklamlarıyla da doğru kişileri hedefleyerek takipçilerinizin sayısını artırabilir, onları eğitimlerinize katılmak isteyen öğrencilere dönüştürebilirsiniz.
Pazarlama bir seferde yapılıp geçilecek bir aşama değil; girişimcinin en büyük kozu. Marka, yaşayan bir canlıdır. Onu düzenli olarak beslemek, büyümesi için özen göstermek, ona devamlı yatırım yapmak gerekir.
Pazarlamayı burada tek maddede anlatmış olsak da bu ana başlığın; marka ve materyallerin tasarımı, içerik üretimi, kurs tanıtım metinleri, reklam yönetimi, halkla ilişkiler, değişik mecralarda yer almak, iş birlikleri, lansmanlar, takipçilerle iletişim gibi birçok farklı alt başlığı içerdiğini hatırlayalım.
Küçük ama önemli bir not: Topluluk temelli online kurs geliştiricisi Wes Kao ‘Marka ve Performans Pazarlaması Yasası’ adını verdiği önermede, pazarlama faaliyetlerinin anında dönüşüm elde etmek ve uzun vadede marka değeri yaratmak arasında bir seçim yapmaktan ibaret olduğunu söylüyor. Kao’ya göre çevrimiçi eğitim platformları da spektrumda performansı öncelemek ve marka pazarlaması yapmak arasında konumlanıyor. İlk uca yakın olanlar, kısa vadeli satışlara yoğunlaşırken diğer uca yakın olanlar uzun vadede marka yaratmayı önemsiyor. Belki de bu iki uçta dengeli bir yere yerleşmek; marka oluşturmaya ve tüm diğer pazarlama faaliyetlerine en az satış kadar önem vermek, eğitimlerinizin etkinliğini ve güvenirliğini olumlu yönde etkileyebilir.
2. Operasyon belkemiğinin oluşturulması
Projelerin, muhasebenin, iletişimin, müşteri verilerinin, kısacası tüm operasyonların yönetimi başlı başına bir kas gelişimi gerektiriyor.
Derslerin ücretlendirilmesi, ödemelerin alınması ve bunların takibi, randevu, kayıt alma ve takvim takibi, müşteri veri tabanının oluşturulması, müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) yapabileceğiniz bir platformun seçimi, mevcut katılımcılar ve yenileriyle iletişim için bir ağ oluşturma ve etkinliklerin organizasyonu… Tüm bu adımları sistematik şekilde atmanızı sağlayan bir altyapı kurmalısınız. Bu altyapıyı kurmak, pazarlamaya harcadığınız paradan verimli dönüş almanızı sağlarken bir yandan da önceden müşteri olarak kazandığınız kişilere ulaşmak için de ekstra bütçe harcamanızın önüne geçecek.
3. Bireysel ifade ve sunum
Bilgisini kalabalıklara ulaştırmayı hedefleyen online içerik üreticileri olarak eğitimler sizin sahneniz. Siz de o sahnenin yıldızısınız. O sahneyi kullanma biçiminiz, yani bireysel ifadeniz sizi eşsiz kılan özelliğiniz. Siz sahnenizi nasıl kullanıyorsunuz?
Aslında eğitmen olarak kameranın karşısında bir performans sergiliyorsunuz. Bu performansı tonlamanız, örnekleriniz, hikaye anlatıcılığınız, mizah anlayışınız ve görsel/işitsel açıdan güçlü sunumlarla desteklemelisiniz. Böylece akılda kalıcı öğrenme deneyimleri yaratabilirsiniz.
En karmaşık fikirleri herkesin anlayabileceği biçimde açıklamaya çalışıyor, katılımcılarla birçok farklı durumda iletişim kurabiliyor, bilginizi ve deneyimlerinizi motive ve tutkulu şekilde aktarmanın yollarını arıyor, sunum araçlarını etkin şekilde kullanıyor ve bir yandan da misyon odaklı kalabiliyorsanız yaratıcı ve yenilikçi bir girişimci eğitmensiniz demektir.
4. Eğitimin tasarlanması
Elbette bu dörtlünün olmazsa olmazı, eğitim. Bu adım hem ders öncesi hazırlık safhasını hem de ders sırasındaki eğitim deneyimin tasarlanmasını kapsıyor.
Uzmanlığınızı ve konuya olan hakimiyetinizi hazırladığınız ders içeriği, seçtiğiniz materyaller ve derste kullanacağınız teknolojilerdeki yetkinliğiniz ile destekleyin. Böylece ders gününe hazır olacaksınız.
Ders sırasındaki eğitmen kimliğinizi, hem duruş ve üslubunuzla hem de bilgiyi aktarırken kullandığınız etkili yöntemlerle destekleyerek hazırladığınız eğitimin katılımcılar tarafından daha net anlaşılmasını sağlayabilirsiniz.
Bunların haricinde ders programını tüm detaylarıyla açıklayarak, katılımcıların bireysel ve ortak görevlerinde neyi nasıl yapacaklarını anlatarak, belki soru sorma ve deneyim paylaşma seanslarının nasıl gerçekleşeceğini belirterek ve son olarak hangi teknoloji araçlarını nasıl kullanacağınızı söyleyerek katılımcıların eğitime adapte olmasını kolaylaştırabilirsiniz. Tüm bunları kalabalığın nabzını tutarak yaparsanız iletişim sürecini de aktif olarak yönetmeye devam etmiş olursunuz.
Ayrıca anlatım hızınızı belirlerken sınıfın enerjisi ile öğrencilerin öğrenme temposunu hesaba katmanız dersin verimliliğini artıracaktır.
Bunun yanında ders sonrasında katılımcılarınızdan değerlendirme yapmalarını isteyebilir, gelen geri bildirimlerle sonraki derslerinizin içeriğinde değişiklikler yapabilir, bu sayede eğitiminizin niteliğini gelişen ihtiyaca göre artırabilirsiniz. Böylece pazarlama çalışmalarınızı da desteklemiş olacaksınız.
İşte ders sonrasında sorabileceğiniz sorulara birkaç örnek:
- Bugünkü dersin içeriğinden aklınızda neler kaldı?
- Dersin organizasyonundan memnun musunuz?
- Verdiğim ödev ve görevler net mi?
- Derslerde soru sormak, bir paylaşımda bulunmak veya geri bildirimde bulunmak istediğinizde bunu rahatça yapabiliyor musunuz?
- Dersle ilgili ihtiyaç duyduğunuz herhangi bir bilgi veya materyale kolayca erişebiliyor musunuz?
- Derste kullandığımız platformun özelliklerinden, gerekli teknolojilerden faydalanabiliyor musunuz?
- Beni duyamama, bağlantının kopması gibi herhangi bir teknik sorun yaşadınız mı?
- Online eğitimimi geliştirmek için ne yapabilirim?
Eğitiminizde aktardığınız bilginin kalıcı olması için uygulayabileceğiniz taktiklerden söz ettiğimiz yazıya da göz atmak ister misiniz?